Geri dön 

          KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARINDA

ORBİTAL    KOMPLİKASYONLAR

          Orbital bölge, anatomik olarak paranazal sinüslerle yakın komşuluktadır. Bu nedenle orbital enfeksiyonların büyük çoğunluğu sinüzit komplikasyonu olarak ortaya çıkar. Antibiyotik öncesi dönemde orbital komplikasyonlar  % 17 oranında menenjite, % 20 oranında görme kaybına yol açarken, antibiyotiklerle birlikte komplikasyon oranının azaldığını görülmektedir.

 

Orbita anatomisi.

Orbita, piramid şeklinde bir yapıya sahiptir ve  kemik bir kavite içinde yer almaktadır. İç duvarları  birbirine  paraleldir . Dış  duvarları  ise  45  derecelik  açı yapar. Ön  2/3  parçası  dörtgen  şeklindedir. 

Orbita, nörosensoriyel , vasküler,  motor  ve  sekretuar  yapıları  ile  birlikte  30 cm³ lik bir  hacim  kaplamaktadır. Bunun  7 cm³  kadarını göz  küresi  oluşturmaktadır. Orbitanın tomografik incelemelerinde aksiyel ve koronal kesitler ayrıntılı bilgi verir.

Orbitanın  4  duvarı  vardır:

 

A-    Dış  duvar:

Ön  1/3’ü  zigomatik  kemikten ,  arka  2/3’ü  ise  sfenoid  kemiğin  büyük  kanadından  oluşur.  Zigomatik  kemik  orbitayı  temporal  fossadan,  sfenoid kemik  ise  temporal  lobdan  ayırır. Bu  duvar  orbitanın  en  güçlü  duvarıdır.

Arkada  superior  orbital  fissür,  altta  ise  inferior  orbital  fissür  ile  sınırlıdır.

Superior  orbital  fissürden  geçen  başlıca  oluşumlar:

- 3,  4,  6  kraniyel  sinirler

- 5 sınırın  oftalmik  dalı

- oftalmik  ven olarak sıralanabilir.

Süperior orbital fissür fronto-zigomatik sütürden uzaklıği 28 mm.’dir. Bu nedenle, lateral orbitomi sırasında 25 mm. mesafede önemli oluşumlara zarar vermeden güvenle diseksiyon yapılabilir.

İnferior  orbital  fissür  maksiller  kemiğin  orbital  parçası  ile  sfenoid kemiğin  büyük  kanadı  arasındadır. İçinden  geçen  oluşumlar:

-5  sinirin  maksiler  dalı

-infraorbital  ven  ile  arter şeklinde sıralanabilir.

B- Orbita  tavanı (üst  duvar):

Frontal  orbital  parçası  ve  sfenoid  kemiğin  küçük  kanadından  oluşur.

Ön  kısmı  frontal  sinüsle  komşudur. Üst  duvarın  ön  lateral  kısmında lakrimal  fossa bulunur. Apeksde,  sfenoidin  küçük  kanadı  içinde  optik  kanal  bulunmaktadır. İçinden  optik  sinir  geçer.

 

C- Orbita  tabanı (inferior  duvar) :

Bu  duvar  orbitanın  en  kısa duvarıdır.  İnferior  duvarı  oluşturan  yapılar;

- maksiller  kemiğin  orbital  parçası

- zigomatik  kemiğin  orbital  parçası

- palatin  kemiğin  orbital  çıkıntısı

olarak sıralanabilir. Orbital tavan ve tabanın değerlendirilmesinde koronal tomografik kesitler tercih edilmelidir.

Orbita tabanın  kalınlığı  0.5-1 mm.  arasında  değişir ve  kolayca   kırılabilir. Blow-out  fraktürü  olarak  adlandırılan  kırıklar  bu bölgede oluşur. 

Antero-medialde  nazolakrimal  fossa  ve  lakrimal  kese,  nazolakrimal  kanalla devam  eder  ve  alt  nazal  meaya  açılır.

 

D- Medial  duvar:

Medial duvar KBB açısından önemli bir anatomik oluşumdur. Medial duvar orbitanın en ince duvarıdır. Kalınlığı ortalama 0,2 ile 0,4mm. arasındadır. Medial duvarı  başlıca  oluşturan  oluşumlar:

- maksillanın  frontal  proçesi

- lakrimal  kemik

- etmoid kemiğin orbital kısmı

- sfenoid  kemiğin  küçük  kanadı olarak sıralanabilir.

 Medial  duvarda bulunan önemli oluşumlar; anterior etmoid foramen, posterior  etmoid  foramen, optik  foramen olarak sıralanabilir.

 E- Orbita periostu:

Orbita  periostu etmoid  sellüler  ile  orbita  arasında  tek  yumuşak  doku  bariyeridir.

Orbita  periostu  dura  materden  gelip,  kemik  yüzeyi  örter. Anterior  orbital  rim,  lakrimal  krest,  kanal  ve  kanal sınırlarında  kemiğe  sıkıca  yapışmıştır. Orbita posteriorunda, periost optik  sinir  durası  ile  devam  eder,  tarsal  yüzeye  uzanarak  orbital  septumu  oluşturur.

          F- Orbital septum:

Orbital  septum  sert  bir  doku  olarak  orbitayı, ön  ve  arka  göz boşluğunu  oluşturur. Orbital  septum, orbitanın  kemik  kenarından  göz  kapaklarının orbikularis  okuli  kasına  ve  tarsa  uzanır. Orbital septum, orbita  yağ  dokusunu göz kapaklarından ayırır.

Enfeksiyonlara  ve  tümoral  yayımlara  karşı  orbital  septum iyi  bir  bariyer  oluşturur.

 

Orbita,  3  boşluğa  ayrılarak  incelenmektedir:

a- ekstraperiosteal boşluk

b- ekstrakonal boşluk

c- intrakonal boşluk

Ekstrakonal boşluk,  periorbita  içinde  ve  ekstraokuler kaslar dışındadır. İntrakonal  boşluk , ekstraokuler  kaslar  içinde  kalan  bölümdür.

 

Sinüzitin  orbital  komplikasyonların,  her  yaşta  görülmesine

ragmen, en sık pediatrik  yaşta  görülür.Literatürde  orbital  komplikasyonların  cerrahi  tedavi  gerekliliği, yetişkinlerde ve büyük  çoçuklarda  daha  fazla  olduğu bildirilmektedir. 

Orbital  komplikasyonlar en  sık  etmoid  sinüzitten  kaynaklanır, sırasıyla  maksıller  ve  frontal  sinüzitler  gelir

 

 

Orbital Bölge Komplikasyonlarında Predispozan Faktörler:

 

1- Yetersiz medikal tedavi

2- İmmunite bozukluğu

3- Patojen mikroorganizmaların virülan ve tedaviye dirençli olması

4- Gerektiren cerrahi tedavi zamanında uygulanmaması

 

 

Orbital Komplikasyonların Yayılım Yolları:

 

1- Açık  sütürler.

2- Konjenital  dehissanslar

3- Doğal  açıklıklar

4- Kemik  nekrozu  ve  erozyonu  görülen durumlarda

5- Retrograd  tromboflebit  ve  ya  paraflebit

6- Perinöral  lenfatikler

 Retrograd  tromboflebit  venöz  yol  olarak da bilinir. Orbita  ile  frontal,  maksiller  ve  etmoid  sinüsler  arasındaki Breshet’in  diploik  venleri  bulunur.  Bu  venlerin  valvleri  yoktur. Bu nedenle  sinüsler  ile  orbita  arasındaki  serbest  bir  yol  oluşur.

               Direkt  yayılım,  sinüsler  ile  orbita  arasındaki  defektlerden  oluşur.

               En çok  lamina  papireseanın  lateralinde  görülür. Kemik  osteiti  sonucu  oluşan defektten  yayılım  görülebilir.

               Arteriyel  yayılım  nadir  görülen  bir  yayılımdır. Lenfatik  yayılımın,  sinüs  enfeksiyonlarının  patogenezinde rol  oynamadığını  belirtirmiştir.

 

Orbital Komplikasyonların Sınıflandırılması:

İlk sınıflandırma 1937’de Hubert tarafından yapılmıştır. Daha sonra 1947’de Smith ve Spencer  tarafından modifiye edilmiştir. 1970’de Chandler tarafınca son sınıflandırma yapılmıştır.Hubert’in  klasifikasyonu, yapılan  ilk  sınıflandırmadır ve 5 grupta toplanabilir:

 

Hubert sınıflaması:

 

1- Göz kapağın enflamatuar ödemi.

2- Subperiosteal apse

a-Göz kapağında ödem 

b-Göz kapağında pü birikimi

         3- Orbital apse.                                                      

4- Orbital sellülit.

5- Kavernöz sinüs tromboflebiti.

 

Bu  klasifikasyon  Chandler  ve  arkadaşları  tarafından modifiye  edilmiştir.

 

Chandler sınıflandırması:

 

Grup-1: İnflamatuar ödem (Preseptal sellülit)

Grup-2: Orbital sellülit

         Grup-3: Subperiosteal apseli sellülit

Grup-4: Orbital apse

Grup-5: Kavernöz sinüs trombozu

 

Orbital komplikasyonlarda tanı:

 

1- Anamnez.

2- Fizik muayene bulguları.

3- Laboratuar ve görüntüleme teknikleriyle konulmaktadır.

 

Orbital Komplikasyonların Bulguları:

 

1- Göz kapağında enflamatuar ödem

2- Ateş, lökositoz

3- İlerleyici ekzoftalmus

4- Göz hareketlerinde kısıtlama

                                                                                                                                                                                                                Bilgisayarlı tomografi   endikasyonları:

 

1-     24-48 saat içinde parenteral  antibiotik   tedavisine cevap  vermeyen  durumlar

2-     Abse  ve  kavernöz  sinüs trombozu şüphesi olan  tüm  olgular

 

Orbital komplikasyonlarda mikrobiyoloji:

Orbital  komplikasyonlarda  izole  edilen mikroorganizmalar,  akut  sinüzite  neden olanlarla aynıdır. Bunlar;  S. pneumonia,  H. influenza,     M. catarrhalis,  S. pyogenes’dir. Daha  az  sıklıkla S.aureus  ve  anaeroblar  izole  edilebilmektedir.  

Pediatrik grupta H.influenza, M.catharalis, S.pyogenes en  sık  izole  edilen mikroorganizmalardır.

4 yaş  altındaki  çocuklarda  en sık izole edilen mikroorganizma H .influenza’dır.

Her  yaşta  görülebilen mikroorganizma ise  S.aureus’dur.  

Yetişkinlerde hem aerobik hem de anaerobik mikroorganizmalar izole  edilebilmektedir. Küçük  çocuklarda  sık  bakteremi  görülür. Bunun  nedeni  çocukların  bakteri  polisakkarid kapsülüne  karşı  antikor  yapamamasıdır.

Yüz  kısmındaki selülitlere ikincil orbital enfeksiyonlarda  S.aureus önemli  rol oynamaktadır.

         

      Preseptal  sellülit

Orbital  enfeksiyonların  ilk ve en  az  tehlikeli  evresidir. En  sık  çocuklarda görülür. Genellikle  antibiyotiklerin  kullanımı  ile  hastalık  bu  evrede tedavi  edilebilmektedir. Bu dönemde göz kapağında ödem görülür. Göz hareketleri normaldir ve görme kaybının olmaması tipiktir.

Alt  göz  kapağı  ödemi , maksiller  sinüzitten  kaynaklanır.

Üst  göz  kapağı  ödemi, etmoid  sinüzitten  kaynaklanır.

Göz  kapağının ödemi,  orbital  septumun  anteriorındaki  enflamasyona bağlıdır. Bu  ödem  venöz  drenajın  obstrüksiyonuna sekonderdir. 

Orbital   sellülit

Sinüzitin  en  sık  görülen  komplikasyonu  orbital  sellülitdir.

 

Orbital  sellülitin  bulguları: 

1-göz  kapaklarında  ödem 

2-simetrik  ekzoftalmus 

3-orbital  yağ  dokusunda  yoğun  ödem.

 

Enfeksiyon  orbital  septumu  geçerse  veya  lamina  papireseadan  direk  olarak  orbitaya  yayılırsa , göz  küresi   etrafındaki  yumuşak dokularda enflamasyon  ortaya  çıkar. Ödem,  enflamasyon  ve  damarların  vazodilatasyonu  proptozise  neden  olur. 

Enflamasyon preseptal, postseptal, intrakonal, ekstrakonal veya  bu  bölgelerin  hepsini  birlikte  tutabilir.

Kemozis veya  konjüktival  ödem,  konjüktival  lenfatiklerin tıkanması  nedeniyle  olur .

Enflamasyonun  ekstraokuler  göz  kaslarını  etkilerse  göz  hareketleri  kısıtlanır  ve  ağrılı  olur. Eğer  tedavi  edilmezse görme kaybı  gelişebilir.

 

Orbital  sellülit  tedavisinde, çocuk  grubunda  genellikle  medikal tedavi  başarılı  olurken,  erişkin  yaş  grubunda  cerrahi  tedavi gerekmektedir.

 Subperiosteal   abse

 Subperiosteal  apse  sıklıkla  etmoid  hücrelerden,  daha sonra frontal  sinüs  mukopiyosellerinden  kaynaklanır.

Bulguları:

-periost  ile  orbita  kemik  duvarı  arasında  apse

-göz  küresi  laterale  ve  inferiora  itilmesi

Ancak apsenin  büyüklüğüne  bağlı  olarak göz   hareketlerinde  kısıtlama  ve görme  bozukluğu ortaya çıkabilir.

Pü  birikimi  periost  ile  orbita  arasındadır. Başlangıçta,  ekstraokuler  hareket  ve  görme  sağlamdır. Enfeksiyonun  ilerlemesiyle  okuler  hareketlilik  ve  görme  etkilenir  ve  kemozis  gelişir.

                Orbital  abse

 

Orbital  yağ  dokusu  içinde  apse  gelişirse  orbital  apse  olarak  değerlendirilir.

Orbital  apse  bulguları :

-           şiddetli proptozis

-           göz hareketlerinde  ileri  derecede  kısıtlama 

-           görme  kaybı

Subperiosteal  apseden  farkı , göz  küresinin  inferiolaterale  doğru  değil, öne doğru  itilmesidir.    

Göz  kaslarının  ve  optik  sinirinin  çevresinde  pü  birikimi  yoğundur. Göz  hareketleri  ileri  derecede  kısıtlanmıştır. 

İntrakonal  apselerde  göz  küresi  sabit  hale  gelmiştir ve    hiç  hareket  yoktur. 

Vasküler  yapılarda  da  obstruksiyon  oluşursa  60 ile 90  dakika içinde  optik  nöropati  ve  retina  hasarı  sonucu  görme  kaybı  gelişir.

               Kavernöz  sinüs  trombozu

          Kavernöz  sinüs  tromboflebiti  sıklıkla  etmoid  ve  sfenoid  sinüslerden kaynaklanır.

Orbital  flebit,  retrograd  tromboflebit  yoluyla  kavernöz  sinüse ulaşır  ve  baziler pleksus  ile   karşı  kavernöz   sinüse  geçerek  iki  taraflı  hastalığa  sebep  olur.

 

Kavernöz sinüs trombozu bulguları:

- 3, 4 ve  6  kraniyel  sinir  paralizileri , 5’inci kranial sinir oftalmik  ve  maksiler  dal  paralizileri

- Venöz  sistemde  obstruksiyonu  bağlı  olarak  proptozis  ve  kemozis

- Şiddetli  baş  ağrısı,  göz  ağrısı, görme  kaybı  ve  total  oftalmopleji 

- Hastalarda  yüksek  ateş  görülür.   

  Görme  kaybını  patofizyolojisi

  Orbital  komplikasyonlarda  geçiçi  veya  kalıcı  görme  kaybı  görülür. Kalıcı  görme  kaybı  % 10  oranında  görülür. 

          A-    İskemik  optik  nöropati

 Optik  sinirin  ve  retinanın  vasküler   hasarın  bası  sonucu  oftalmik   arterlerin   perfüzyonda   azalma  ile  ortaya  çıkar. Oluşan  santral  retinal  arter  tıkanıklığı  100  dakika  içinde  müdahale  edilemediği  durumda  kalıcı  görme  kaybına  yol  açar.

 

B -  Kompresyona  bağlı  optik  nöropati 

Optik  sinirine  direkt  bası  etkisiyle  görme  kaybı  gelişir. Bu  genelikle  etmoidit  sonucu  ortaya  çıkar.

 

C – İnflamatuar  optik  nöropati 

Optik  sinir  hasarı ,  çevredeki  enfeksiyona   reaksiyonel  olarak gelişebilir.

 

Görme  kaybı  bulguları  takibinin  fundoskopik   muayene  ile  oftalmolog  tarafınca  yapılmaktadır.  Santral  retinal  arter  perfüzyonunda  azalma  sonucu,  önce pulsasyonlar  görülür,  obstrüksiyon  devam  ediyorsa  bu  pulsasyonlar kaybolur.  Eğer  retinal  arterde  pulsasyon  görülürse  lateral kantotomi  yaparak,  orbital  dekompresyon  açısından  hazırlanmalıdır.

 

 TEDAVİ

 

 Medikal tedavi;

 

1- Yüksek doz paranteral antibiyotik kullanılır

2- Kullanılan antibiyotik, kan-beyin bariyerini geçen ve beta-laktamaza karşı etkili olmalıdır.

Antibiyotikler;

Ø        Amoksisilin-klavulunat

Ø        Ceftriaksone

Ø        Cefotaksime

Ø        Klindamisin.

3- Paranteral antibiyotik tedavisine hastanın ateşi düştükten sonra, 4-5 gün daha İ. V. devam edilir, takiben 4 hafta hastaya oral antibiyotik tedavi önerilir.

4- 24-48 saat içinde düzelmeyen ve ilerleme gösteren vakalarda cerrahi tedavi uygulanır.

 

Cerrahi  tedavi:

Lusk  ve  arkadaşları  orbital  komplikasyonların  % 60’nın  cerrahi  tedavi gerektirdiğini  bildirmişlerdir.

Scram  cerrahi  tedavi  kriterlerini şöyle belirtmiştir:

1- Apse  oluşumu.

2- Görme  kaybının  20/60  daha  fazla  olması.

3- Hastalığın  24 saat  içinde   progresyon  göstermesi.

4- Parenteral  antibiotik  tedavide  48-72 saat  içerisinde  gerileme  olmaması.

 

Genel  olarak  tedavi  hastaya  göre  planlanmalıdır. Cerrahi  girişim,  apse  şüphesi  varsa, veya medikal tedaviye rağmen orbital bulgularda ilerleme görülüyorsa  yapılmalıdır.

Cerrahi  tedavide  tutulmuş  olan  sinüslere yönelik olarak tedavi planlanır. Frontal sinüste endoskopik olarak frontal reses ve ostiumun açılması veya frontal  trepanasyon tedavi seçeneklerindendir. Etmoid sinüslerde, genellikle intranazal  endoskopik etmoidektomi kullanılmaktadır. Maksiller sinüslerde de, sıklıkla endoskopik yöntemle tedavi şansını yakalamak mümkündür. Sfenoid sinüste ise, endoskopik yöntemle sfenoidotomi  yapılabilir.

 

Orbital selülitte tedavi:

Orbital  sellülit  genelde  antibiyotik  tedaviyle  iyileşir  ve  nadir olarak göz  kapağı apsesi  gelişebilir  ve  drenaj  gerektirebilir.

 

Subperiosteal  apsede  tedavi:

Subperiosteal  apsede  cerrahi drenaj  uygulanır. Eksternal  etmoidektomi  apseyi  drene  etmek  ve  sinüs  hastalığını eradike  etmek için  uygulanır.

Endoskopik  sinüs cerrahisiyle,  apse  endoskopik  kontrol  altında  drene edilebilir.  Ancak bu  tekniğin dezavantajı   kanama nedeniyle  yetersiz  görüşe  sebep olabilmesidir. Ön  ve  arka  etmoidektomi  uygulanır,  enfeksiyonun  orbitaya  lamina papireseadan   yayılması nedeniyle ilgili alan   defektiftir, ve  apse  lamina  papiresea ile  periost  arasında  drene  edilir.

 

Orbital  apse tedavisi:

Eksternal  etmoidektomi  ve  orbitotomi  yaklaşımı  ile  drene  edilir. Burada  optik  sinir dekompresyonu gerekirse  elmas  tur  kullanılır.

 

Kavernöz  Sinüs  Trombozu tedavisi:

Kavernöz sinüsün trombozunda, tutulan sinüsler cerrahi yaklaşımla tedavi edilmelidir. Bu komplikasyonun tedavisinde antikoagülan kullanımı tartışmalı bir medikal tedividir. Medikal tedavide, parenteral  antibiyotik olarak  gram(+) ve  gram(-) mikroorganizmaları kapsayan  3 kuşak  sefalosporinler  verilebilir. Tedaviye rağmen % 80 mortalite bildirilmiştir.

Sfenoid  sinüsdeki  pü  sekresyonu  endoskopik  kontrol  altında,  intranazal  drenaj  uygulanmaktadır. Görme kaybı gelişirse orbital dekompresyon uygulanmaktadır. 

 

REFERANSLAR

 

1-DİSEASES of the SİNUSES Diagnosis and Management David W.Kennedy, MD B.C Decker Inc. Hamilton. London

 

Complications İn sinus Disease SUKGİS CHOİ. MD.

 

2-Pediatric sinusitis-Rodney P.lusk, MD Raven Press New York 1992

 

3-Otolaringologic cliniks of North America Complications of Frontal and Their Manacement February 2001

 

4-Chandler et al. “The pathogenesis of orbital complicationis in Acute Sinusitis

Laryngoscope 107:April 1997

 

5-Endoskopik Sinüs cerrahisi 1996 Prof.Dr.Metin ÖNERCİ

 

6-Endoskopik Sinüscerrahisi 1996 Prof.Dr.Övünç GÜNHAN    Dç.Dr.Bülent KARCI